entry'ler (265)

konuşmaya çalışan akp seçmeni 2

(bkz: diş güçler)

harem in bir semt ismi olması

eskiden otogarın bulunduğu istanbul semtinin adıdır. doğru önermedir. doğruysa önerme değildir, gerçektir.

sevgiliyle ev harici sevişilecek alternatif yerler

hipodrom'da pistte.

görsel

yeni nesil yazar

en son nesil yazardır. genelde sözlükçüler tarafından sevilmeyen yazar tipidir.

prometheus 2

ilk filmi bildiğin bok gibi olan filmin ikincisidir. beklentim yine bok gibi olacağı üzerine.

sscb deyince akla gelenler

kar, kalpak, votka.

kızlı erkekli

kızlı erkekli evleniyorlar diyecekler yakında. napak amk ?

cinsiyet olmasaydı

kızlı erkekli gibi saçma sapan ideolojik kıskançlıklar ve nefret duyguları beslenmezdi insanlara karşı.

türkiye de kim parti kursa rte ye rakip olabilir

(bkz: mustafa sarıgül)

sağ sol ayırt etmeksizin bir parti kurup iktidar olması muhtemeldir.

emirates cup 2013

3 golle galatasaray'ın şampiyon olduğu kupadır.

plajda esantiyon havluyla gezen mal

(bkz: playstation da havluyla gezen mal)
(bkz: yaran yanlış okumalar)

ibrahim tatlıses in ölümü

kolay kolay gerçekleşmeyecek olandır. kalaşnikof mermisine kafa atan adamdan korkulur arkadaş.

imf ye borç kapandı diyen vatandaş

doğruyu söyleyen ama ne açıdan söylediğini bilmeyen vatandaştır. imf'ye olan borç bundan 2 yıl önce 6 milyar dolardı. türkiye bu parayı bir gecede ödeyebilirdi zaten. mesele imf'ye olan borcu kapatmak veya imf'ye borç vermek değil. imf'nin borç alma durumunu detaylıca inceleyiniz, imf borca ihtiyaç duyan bir kurum değildir. ihtiyaç duysa dahi çözümü türkiye'de değil ikiz kardeşi dünya bankasında arar.

asıl sorulması gereken soru türkiye bu borcu nasıl kapattı olmalıdır. nitekim herkesin diline pelesenk olmuş özelleştirme kavramı bu borcun kapatılmasında önemli bir rol oynasa da, gelecek için umut vaat eden bir durumla karşı karşıya değiliz. çünkü özelleştirilen pek çok kurum kar etmeye başladıktan sonra özelleştirildi. öyle ki bunların en başında tüpraş ve türk telekom geliyor.

yıllardır yürütülmeye çalışılan sürdürülebilir cari açık politikasının sonuç vermediği gözler önündedir. sadece türkiye açısından değil dünya üzerindeki pek çok ülkenin de bu politikayı uyguladığı ancak netice olarak herhangi bir başarı elde ettiği henüz görülmemiştir. çünkü sürdürülebilir cari açık, borcun ödenmesi değil ertelenmesi yönünde bir politikadır. velhasıl borç ödenmeyip ertelendikçe gerek faiz gerek yeni borçlar sonrası cari açık hızla artmaya ve ağır bir yük oluşturmaya devam edecektir. burada da sorulması gereken ikinci önemli soruya geliyoruz. cari açık nasıl kapatılacak?

özelleştirme ile olmayacağı açık ve net. zaten bünyesinde doğru dürüst bilgi teknolojisine sahip herhangi bir ürün üretemeyen ve ciddi boyutlarda ara malı ithal eden bu ülke bu borcu nasıl kapatacaktır? çin ve doğu asya ülkelerindeki ucuz iş gücü ile günümüzde baş edebilecek tek bir ülke yokken dayanıklı tüketim malları üreterek bu borcun kapatılamayacağı artık anlaşılmalıdır. elin adamı elinde kullandığın iki bin liralık telefonun çipini yongasını üretip pazara sürerken, sen bu piyasada rekabete çamaşır makinesi ile katılamazsın. üzerinde düşünülmesi gereken en önemli konu budur.

ankara nın bir şeyinin meşhur olmaması sorunu

(bkz: la)

ayrıca ankara'ya takıntısı olanları meşhur. görende bu takıntılıların hepsini zürihte yaşıyor zanneder.

atatürk e ait olmayan sözler

cumhuriyet kurmayı sizden öğrenecek değiliz.

sözlük yazarlarının ankara ile olan bağları

(bkz: ankara nın bağları)
(bkz: ankaralı coşkun)

bim için slogan önerileri

(bkz: nick entry uyumu)

dünyanın gelmiş geçmiş en büyük lideri

kitleleri peşinden sürükleyendir. adeta bir maestrodur. o ronaldinhodur.

astral seyahat

(bkz: uçakla git)

tek kelime ile ak parti

(bkz: hükümet)

yazılanları bir bir okudum. bir allah'ın kulu da gelip iyi bir şey yazmamış. o zaman yine başa dönüyoruz. bu kadar oyu kim veriyor ulan o zaman?!